Sosyal ağlardaki ilişkiler gerçek hayatı ne kadar etkiliyor?
Yeni medya mı sosyal medya mı tartışmaları çok hararetli tartışmalar açmıyor ama artık “sosyal” kelimesinin internetteki anlamı değişmeye başlıyor gibi. Yeni bir araştırma internetteki sosyalliğin gerçek hayatı ne kadar etkilediğini, gerçek hayattan pay aldığını gösteriyor.
Schools.com‘un derlediği bilgilere göre Amerikalılar cepten her ay 441 dakikasını Facebook’a harcıyor. Webde geçirilenden süre ise 391 dakikada kalıyor.
Araştırmaya katılan kitleye sosyal medyayı gerçek arkadaşlıklarını sürdürmek adına nasıl kullandıkları sorulduğunda ise özel haberleri (doğum vb.) paylaşmak (yüzde 62), arkadaşlarla ortak plan yapmak (18-24 yaş arasında yüzde 43, genelde yüzde 16), uzaktaki arkadaşlarıyla iletişimde kalmak (yüzde 84) gibi yanıtlar geliyor.
Bağlantı kurmanın kolaylığına rağmen Facebook’taki kullanıcıların yarısının 100′den az arkadaşı bulunuyor. Amerikalıların yüzde 24′ü, Britanyalıların ise yüzde 28′i karşılaştıkları kişiler veya yaptıklarıyla ilgili olarak sosyal ağlarda abartılı konuştuğunu veya yalan söylediğini kabul ediyor.
Britanyalıların yüzde 11′i ise online arkadaşlıkların tamamen çekici ve farklı görünmekle ilgili olduğunu itiraf ediyor.
Badoo’da Amerikalılara yöneltilen ”Sosyal ağlar yalnızlığınızı hafifletiyor mu, yoksa yalnızlık mı getiriyor?” sorusundan ise şu sonuçlar çıkıyor;
- Katılımcıların yüzde 39′u sosyal ağlardaki sosyalliğe yüzyüze görüşmekten daha fazla vakit ayırıyor.
- Katılımcıların yüzde 20′si yüzyüze görüşmektense mesajlaşmayı (kısa mesaj/online) tercih ediyor.
- Katılımcıların yüzde 33′ü gerçek hayatta biriyle tanışmaktansa online ortamda yeni biriyle tanışmaya yakın görünüyor.
Tüm bu sonuçların sonuna eklenen bir araştırma ise bilinen ama göz ardı ettiğimiz gerçekleri hatırlatıyor. Hong Kong kaynaklı bir araştırma, gerçek hayattaki arkadaşlıkların dayanışma, özgür düşünme, derinleşme, anlayışı gösterme ve söz tutma konusunda daha etkili olduğunu gösteriyor.
Buna karşılık katılımcıların sosyal ağları kullanma sebeplerini şöyle açıklıyor;
- Katılımcıların yüzde 25′ine göre sosyal ağlar özgüvenlerini arttırıyor.
- Katılımcıların yüzde 26′sına göre sosyal ağlarda yeni arkadaşlıklar kurmak önemeniyor.
- Katılımcıların yüzde 83′üne göre sosyal ağlar sayesinde utangaç ve yalnız insanların yeni arkadaşlar bulması mümkün oluyor,
- Katılımcıların yüzde 76′sına göre sosyal ağlarda eski tanıdıkları bulmaya yarıyor.
Sosyal ağların yeni birilerini tanımak ve belki tanıdıklarla birlikte bir şeyler yapabilmek adına önemsenmesi ilk zamanlar oldukça popülerdi. Ancak sosyal ağlara gerçek kimliklerimizle üye olduğumuz anda, bu tanımlamanın reddi için geri sayım da başlamış oldu.
J.R. Smith’in paylaştığı araştırmada, çocukların hayata dair yeteneklerden önce bilgisayar/internet konusunda yeteneklere sahip olmaya başladığından bahsetmiştik. Özellikle dijital yerlilerin dikkatlerini toplamak konusunda başarılı olduğu pek söylenemez.
Yukarıdaki araştırma da tüm bu değişimler çerçevesinde 2020′de yüz yüze iletişim yeteneklerimizin azalacağını öngörülerini destekler gibi görünüyor. Ve hemen her alanda olduğu gibi sosyal ağlarda da ”amaç-araç” ikilemi karşımıza çıkıyor.